Hoşgeldiniz!

İlginç internet sitelerinin yanı sıra birçok güncel konuyla ilgili bilgi edinebileceğiniz siteme hoşgeldiniz...

24 Mart 2008 Pazartesi

Sonsuza bir "sıfır" kala

İlk reklamın, yazının bile bulunmadığı çağlarda, hiyeroglifle yapıldığını biliyor muydunuz? Amerika’da Microsoft’a, Türkiye’de ise Apple’da pazarlama müdürü olarak görev yaptıktan sonra Türkiye Google’ın pazarlama görevinde çalışan Mustafa İçil, sadece Google’ın başarıya gidiş öyküsünü değil, pazarlama dünyasının doğuşundan bugüne gelişini de şaşırtıcı örneklerle anlattı. Google’ın kaç tane uygulaması var? En rahatsız edici reklamları nerede? Youtube’a 1 saatte 6 saatlik video nasıl ekleniyor? Peki, 10 yılda 70 milyondan 1.2 milyara fırlayan kullanıcı sayısı ile ve düşük reklam bedelleriyle karşımıza çıkan internet medyası, “tek” pazarlama mecrası olarak kullanılabilir mi?


Hayır. Bu sorunun cevabı pazarlamanın tarihçesine katkıda bulunan mecralara bakıldığında daha iyi anlaşılıyor. Dünyadaki ilk reklam, hiyerogliflerle çizilmiş. Daha sonra şehirlerde gezip, beklemediğiniz bir anda bağıra bağıra yazılı metnini okuyan şehir tellalları ise, günümüz internet dünyasında herhangi bir sayfa açtığınızda karşınıza çıkıveren pop-up reklamların canlı bir örneği. Tabii, 1440’lı yıllarda baskı teknolojisi geliştikten sonra, önce bol resimli, daha sonra Coca Cola’nın “Friendliest Drink on Earth” reklamı gibi, fotoğrafın getirdiği duygusal mesajlı reklamlar ortaya çıktı. 19. yy’da radyonun icadıyla, farklılaştırıcı mesaj içeren reklam hayatı, New York’da bir emlak şirketinin 10 dakikalık radyo reklamıyla başlamış oldu. Amerikan Patent Dairesi Başkanı Charles H. Duell’in dediği gibi, “Keşfedilecek her şey keşfedilmiş’ miydi? Hayır. TV’nin icadıyla ekranlara taşınan reklamlar, şu an internet dünyasını da kendilerine mekan edinmiş durumda. Fakat medya tüketiminin %37’si hala TV’de. Bu oranı %22 ile internet ve %12 ile radyo reklamları takip ediyor. Reklam harcamalarına bakıldığında ise, 2007’deki 2.2 milyar USD reklam harcamasının %53’ünün TV’de, %35’inin basılı medyada ve sadece %2’sinin internet üzerinde harcandığını görüyoruz. Fakat hem kitlesel, hem de ucuz olarak karşımıza çıkan internet reklamcılığının şu an yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Bunun en çarpıcı örneğini, Adfit Index’in 2007 yılı sonunda açıkladığı istatistiklere bakarak görebiliriz: En bilgilendirici ve insanların kendileriyle en çok bağdaştırdıkları reklamların internette olduğu görülse de, en dikkat çekici reklamlar hala billboard ve TV’de.



En dikkat çekici reklamlar:


1)Billboard


2)TV


3)İnternet


En Bilgilendirici reklamlar:


1) İnternet


2) Dergi


3) TV

En rahatsız edici reklamlar: Kendinizle ilgili bulduğunuz reklamlar:

1) TV


2) Radyo


3) İnternet
Kendinizle ilgili bulduğunuz reklamlar:


1)İnternet


2)Dergi


3) TV


İnsanların beklentileri, algıları ve hayalleri değiştikçe, daha fazla değer yaratmak isteyen firmalar, bu beklentileri karşılamak için hep ileriye doğru bir adım atacaklardır. Bunun için internet reklamlarını kullanmaya başlayan şirketler bazı noktalara dikkat etmeliler. Bu oranlardan da belli olduğu üzere, hem insanların alışkanlıklarını değiştirmek çok uzun süreler gerektiriyor, hem de seçici algı uygulayan müşteri kitlesinin reklama duyarsızlaştığı bir noktada, özellikle internetteki pop up reklamları engellemeyi öğrendikten sonra, diğer mecralarla da reklamı desteklemek gerekiyor. Depolama, erişim ve multimedya araçlarının giderek artması ve ucuzlaması sonrası artan paylaşım ile sesini neredeyse herkese duyurabilecek bir mecra olan internette, hem müşterinin aradığı reklamı gösterebilmek, hem de ‘iyi’ bir işi yayınlamak çok önemli.
Dünya değişiyor. Pazarlar, üreticiler, tüketiciler, ürünler ve beklentiler hızla değişiyor. Başarılı olmak için, Henry Ford’un “İnsanlara ne istediklerini sorsak daha hızlı at isterlerdi” ünlü sözündeki 2 noktayı başarmak gerekiyor: tüketiciyi dinleyip ne istediğini anlamak, ve yenilikçi bir adımla fark yaratmak. Dünden bugüne rekabet arttı, tüketici daha bilinçli ve ne istediğini daha iyi biliyor. 1998’e kadar üreticinin kendi karar verip ürettiği ve halka sattığı Bilgi Dönemi’nden sonra Google, Amazon, Ebay ve Skype gibi firmaların doğduğu İletişim Dönemi ve 2005’ten beri youtube ve myspace gibi tüketicinin ön planda olduğu firmaların doğduğu Etkileşim Dönemi hızla ilerliyor. Tüketici artık ne istediğine karar veriyor, ve Time dergisinin 2006 yılın insanı sayısında kapağa “You” yani “Sen” olarak geçiyor.



Google nereden nereye…



Google’ın ünlü hikayesini ve ünlü yaratıcılarını hemen herkes tanıyor: Larry Page ve Sergey Brin adlı iki arkadaş, üniversite yıllarında arama motorlarına yeni bir fikirle giriyorlar. Backrub adlı sistemlerinde, sonuçlardaki sıralamayı, çok ziyaret edilen site sıralamasından en çok referans verilen site sıralamasına çeviriyorlar. Daha sonra “tüm bilgiyi organize etmek” ve “sonsuzluğu ifade etmek” için isimlerini Google olarak değiştiriyorlar ve logolarının renklerini de, kuruluşta bilgisayarlarını tutmak için kullandıkları Legoların renklerinden alıyorlar. Destek için ilk gittikleri yer Yahoo’dan aldıkları “Güzel bir fikir ama biraz daha çalışın sonra gelin” cevabı ve ardından aldıkları küçük meblağlı bir çeki bozdurabilmek için şirketleşen Google ekibi, bugün 50’den fazla servisle kullanıcılarının karşısında. Blogger, scholar, picasa, igoogle, Google Earth gibi popüler, books ve maps gibi, sadece internetteki değil fiziksel dünyadaki bilgiyi de tarayarak internete aktaran ve şu an gelişmekte olan birçok servisleri olsa da Google için en önemli var olma sebebi arama motoru. Kendilerini: Kapsamlı,Doğru sonuç, Hız, Sade ve kolay ifadeleriyle tanımlayan ve “doğru vizyonla ve doğru teknolojiyle” kurulmuş olan Google, sürekli olarak kendini geliştiriyor ve pazardaki konumunu kaybetmemek için birçok yeni projeye imza atıyor. Google’ın felsefeleri arasında ise şu maddeler yer alıyor:



1) Küçük proje-küçük ekip: bir fikri çok para harcamak değil, işi bilen doğru ekiple çalışmak başarıya ulaştırır.

2) Yaratıcı düşünceyi dizginlememek

3) Ufak projelere önem vermek

4) Herkesten her an fikir almak

5) Risk alanları ödüllendirmek, başarısızlığı cezalandırmak



Google için yeni fikirleri değerlendirmek çok önemli. Bu yüzden şirket içi çalışanların fikirlerini belirttiği ve diğerleri tarafından puanlandığı Ideas adlı bir mail grubu, şirket için tüm ortamlarda beyaz tahta ya da kalem kağıt var ve çalışanlar mesai sürelerinin %80’ini önlerindeki işler için, %20’sini ise kendi hayallerindeki proje için ayırabiliyorlar. Yeni fikirleri ve projeleri bu kadar destekleyen bir çalışma ortamı, Google’ın diğerlerinden bir adım önde olmasını sağlıyor.
Google’ın tek gelir kaynağı, kendi geliştirdiği Adwords reklam uygulaması. Doğal arama sonuçlarında hiçbir insan müdahalesi bulunmadığı için gelir kaynağı oluşturmayan bu bölüm haricinde, Google Adwords programı ile reklam vermek isteyenlerin ilgili anahtar kelimelerin aranması sonucunda yayınlandığı ayrı bir bölüm daha var. Adwords karşınıza çıkan rahatsız edici reklamlar gibi değil; hem arayan reklam görmüyor, ilgili firma sitesine yönlendiriliyor, hem de firmalar reklam yayınından değil sadece “tık”lanınca reklamları için para ödüyorlar. Bu da zaten Google’ın temel felsefe taşlarından biri: para kazanmak için değil, müşteriyi kazanmak ve değer katmak için çalış.
İnternetin en çok kullanılan servisi, google’da yapılan 1 milyar arama ile bilgi arama. Daha sonra 80 milyar mesaj ile iletişim servisi, 130 milyar USD’lık AB pazarı ile e-ticaret, 250 milyon üye sayısı ile sosyal ağ paylaşımı ve günde 500 milyon youtube izleyicisi ile eğlence servisi takip ediyor. Bunlardan hiçbirini göz ardı etmemek gerekiyor. Öyle ki, youtube’un viral pazarlama etkisi ile başarıya ulaşan birçok örnek var. Bunlardan biri, ilk defa youtube’da videolarını amatör bir şekilde yayınladıktan sonra ünlü olan OkGo grubundan ilham alan MTV, hayranlarına bunun gibi “kendi videonu kendin çek” mantığıyla bir yarışma sunuyor ve bu kliplerin DVD’lerini satıyor. Ticari amaçla başlamamış olan başarı öyküleri de var. Mesela “Where the hell is Matt?” sloganıyla dünyayı dolaşan bir adamın kendine özgü dansıyla yarattığı konsepti çok beğenerek kendilerine reklam olarak seçen Stride sakız markası sayesinde ticarileşmiş bir başarı öyküsüdür.
Türkiye’de bilgisayar sayısı 9 milyon, internet kullanıcısı ise 20 milyona yakın. İnternetin bu kadar efektif kullanıldığı ve Google’ın pazar payının yaklaşık %90’a vardığı ülkemizde, Google arama motoru dışındaki diğer uygulamaları için de büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum ve bunun için ürün tanıtımlarının daha yaygın yapılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye Google ofisinde Kurumsal satış ekibi, pazarlama ve iş ortaklarıyla beraber çalışan bölümler bulunuyor, bir grup Türk ise İrlanda'daki Google ofisinde küçük/orta ölçekli işlere destek veren bölümde çalışıyor. Siz de Google'ın yapısına dahil olmak istiyorsanız, arka arkaya 10-15 görüşmeden oy birliğiyle geçmek zorundasınız. Herkese kolay gelsin!

17 Mart 2008 Pazartesi

Burada alıcı da çok satıcı da!

2 Mimar 1 Makina Mühendisi yan yana gelse ne yaparlar diye sorsanız, heralde aklımıza en son gelecek olan iş ‘açık artırma’ olurdu. Fakat 2001 senesinde, internet fırsatını görüp değerlendirecek kadar zeki olan üç arkadaş Serkan Borançılı, Burak Divanlıoğlu ve Tolga Kabataş, bu işe el attılar ve Türkiye’nin dünyaca ün yapmış 1 numaralı açık artırma sitesini kurdular. Alışveriş yapmaya doyamıyor, aldığınız eşyaları kullanmadığınız halde koyacak yer bulamıyorsanız elinizi çabuk tutun, çünkü herşey neredeyse gittigidiyor!

2001 Şubat ayında açtıkları sitenin kodlamasından banka transferlerine kadar her işini kendileri yapan kurucularının yapmak zorunda olmadıkları tek bir iş vardı: sitenin ürün içeriğini hazırlamak. Siteyi hem ürün bulma, hem stok yapma derdinden kurtaran bu işi, sitenin üyeleri yüklendiler. Uzunca bir süre sadece koleksiyoncuların rağbet ettiği ve koleksiyon ürünlerinin çok satıldığı site, neyse ki yine koleksiyoncuların başka ürünlerini de satmaya karar vermesiyle çıkmaz döngüden kurtuluyor ve günümüzde aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir alışveriş sitesine dönüşüyor. Krizli yılları atlattıktan sonra kurumsallaşmaya başlayan gittigidiyor, 2003’te ilk ofisleriyle beraber ilk profesyonel çalışanlarını kodlama için işe alıyor, 2004’te pazarlama çalışmalarına bakacak duruma geliyor ve ntvmsnbc’ye daha sonra da televizyona reklam vermeye başlıyor. Günümüzde ise 172 çalışan, 1.8 milyon kayıtlı üye ve ayda 6 milyon tekil ziyaretçi ve “Türkiye'nin en büyük elektronik ticaret platformu olarak, online ticareti, hayatın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek” misyonu ile kurumsal bir şirket haline dönüşmeyi başarmışlar.

İlk rakip Doğan Holding: pazaryeri.com. Üstelik güçlü gelen bir rakip; daha pazara ilk girdiği anda MSN ile anlaşma yaparak kanallarını genişletmiş. Tam o sıralarda, e-bay’in Türkiye’ye geleceği ve bir internet şirketine yatırım yapacağı konuşuluyor. İlk olmanın avantajını kaçırmamak için, hemen e-bay’le temasa geçiliyor ve gittigidiyor tanıtılıyor. 2006 başında Türkiye’ye gelen e-bay CEO’su Meg Whitman, çok etkileniyor ve Almanya e-bay ile temasa geçerek Türkiye pazarına yatırım yapmak istediğini belirtiyor. Hisselerin hepsini, çoğunu ya da azını alma opsiyonlarından, gittigidiyor emektarlarının isteği doğrultusunda e-bay sitenin azınlık hissesine ortak oluyor. Bu haber, tüm dünya basınında yer alarak global bir şirketin bir Türk internet şirketine ortak olması gibi bir “ilk”i, milyonlarca insana duyurdu. E-bay’in bu pazardaki deneyimini ve birikimini avantaj olarak gören kurucular, bir dünya devi olan e-bay’in hikayesindeki iniş ve çıkış noktalarını, 2 sene gecikmeli olarak kendi hikayelerinde de yaşadıklarını farkettiler.

Gittigidiyor.com’un liderliğini yaptığı öncülükler sadece bu kadar değil. İnternet sektörünün gelişmesine, uyguladığı İş Ortaklığı Programı ile yaklaşık 2500 üyesine her ay yüklü reklam bütçeleri ayırarak katkıda bulunmuştur. Açık artırmada alışveriş sepeti uygulaması (2007), alıcılara peşin fiyatına 3 taksit (2007) gibi dünyada ilklere imza attılar. Kurumsal bir şirket olmakla sosyal sorumluluk projelerini de birçok ünlü ve ünlü marka ile beraber yürüterek IKSV, Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı, Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı, Türk Kalp Vakfı, TOÇEV ve AÇEV’e satışlarla destek oluyorlar. Ayrıca, 2001 yılında kurucularına “mucit” ünvanını kazandıran “Güvenli Ticaret Ödeme Hizmeti” icadı, dünyada ilk defa uygulanan bir sistem olarak tarihe geçti. 4 adımda işleyen bu sistemde ilk adım alıcının gittigidiyor.com hesabına parayı yatırmasıyla başlıyor. Gittigidiyor’un güvencesi altında olan bu para, satıcının ürünü kargolaması ve alıcının eline geçtikten sonra satışı onaylamasıyla birlikte satıcının hesabına gönderiliyor. Taklit ürünü kontrolün imkansız olmasına rağmen alıcıya koşulsuz iade hakkı tanıyan site, bu güvenlik önlemleriyle, Türk halkının internet üzerinden ticarete ısındığını ve pazarın çok büyüdüğünü söyleyebiliriz.

Pazar büyüdükçe rakipler çoğaldı. Mynet’in nevaria’sı ve daha başka küçük ve büyük ölçekli yaklaşık 73-74 açık artırma sitesi açıldı. “Çöp ürün” diye ifade edilen kalabalığı önlemek için ilan verenlerin belli bir miktar para ödemek gibi bir kısıtı barındıran gittigidiyor.com’un, ne bu miktar ne de komisyon miktarı pazarın %90’ına hakim olmalarına engel olmamış. Çok alıcının ve çok satıcının bir arada olması sebebiyle çok fazla ürünün (yaklaşık 750,000) ve güvenli ödeme sisteminin bulunması dışında, kurucular, bu liderliği “network effect”e de bağlıyor. Çok satıcının olduğu yere çok alıcının gelmesi, ve tam tersinin de doğru olması sebebiyle, sitenin alıcıyı ve satıcıyı biri döngü halinde içine çekiyor ve diğer sitelere kaptırmıyor olması, bu sebepten.

Şirketin organizasyon yapısı temel olarak Operasyonlar ve IT departmanlarından oluşuyor. Operasyonlar Departmanı altında müşteri hizmetleri, ödemeleri kontrol eden güvenlik ve sahte alıcı, sahte satıcı ve küfürlü konuşma gibi istenmeyen durumları takip edip engelleyen risk yönetimi bulunuyor. Yaklaşık 17 sayfayı ortalama 8 dakika süreyle ziyaret eden müşterinin şikayetleri için günde yaklaşık 70 müşteri fişi açılıyor ve müşteriyle 3500 temas yaşanıyor. Makina parkı ve kod yazılımı gibi bölümlerin bulunduğu IT departmanının dışında, görsel grafik tasarım, İK, pazarlama ve muhasebe için de birer departman var.

DAHA BİTMEDİ…..

Site kurucularının en iyi fikri bulduklarını, artık köşelerine çekilip olan biteni izleyeceklerini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu işin know-how’ını bir kere kaptıktan sonra, yaratıcı fikirlerin bir arada olduğu bir gruba da sahip olduktan sonra, yeni sitelerin kapıları aralanmış bile. İnternette en büyük pazara sahip olan sektörleri seçmişler: arkadaşlık, video, haber ve alışveriş. Tabii bu pazarlara kendi özel imzalarını atmak için Istanbul.net, Ankara.net, izmir.net adında “şehre” göre arkadaşlık siteleri, uzmanları ve en kaliteli videoları birleştirdikleri uzmantv ve timsah.com, son dakika haberi için güncel.net şu anda online ve cimri.com adlı fiyat karşılaştırma sitesi de yolda.

Bu büyüyen dev’in dışında kalamam, kesinlikle bir parçası olmak istiyorum diyorsanız, kariyer.net ve yenibiris.com’dan iş ilanlarına başvurabilirsiniz!

3 Mart 2008 Pazartesi

Alisverissaati'nde buluşalım


Genç girişimcilerin başarılı olduğunu görmek, bu devirde insana moral veriyor. Gerçekleştirilmemiş bir hayalinizi silip kenara atmadan önce, Kudret Çurey’in büyük bir azimle ve yaratıcılıkla kurduğu dünyanın en çok ziyaret edilen 2. saat sitesi olmayı başarmış alisverissaati.com’un hikayesini okuyun…
Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği mezunu Kudret Çurey, 2002 yılında gittiği Amerika tatili sırasında, online rezervasyon ve bilet sektörünün ne kadar büyük olduğunu farkedip internet dünyasına daldığında, e-ticaretin devi e-bay’le karşılaşmış. Amerika tatilini eyalet eyalet gezip iş görüşmeleri yaparak geçiren Çurey, dev fırsatı fark etmiş ve fark etmekle kalmayıp e-dünyaya ismini tam saatinde yazdırmış!Mücevherden saate önce aile mesleği olan mücevher işiyle başlayıp, Türkiye’de evinden Amerika’ya mücevher paketleri satmış. Ürün gönderim adedi çok fazla olduğunda, ödemelerde komisyon farkını ödememek için Amerika’da hesap açıp, sürekli olarak seyahat etmeye başlıyor. İşte bu noktada rakiplerinin çoğaldığını ve bu sebeple karlılığının azaldığını anlaması, ciddi bir pazar araştırması yaptırarak bu sektörde ciddi bir pazar olduğunu ve aslında bir ihtiyaca cevap vereceğini fark ederek saat işine geçmesi, onun için büyük bir adım oluyor. Önceleri Türkiye’de o sırada çok kullanılan Ideefixe ve Kangurum gibi alışveriş sitelerine saat satıyor. Bu sitelerle işe başlaması ona çok faydalı oluyor, çünkü hem Türkiye’de bu işin nasıl yapıldığını anlamasına yardımcı oluyor, hem de saat pazarını büyütmüş oluyordu. Kendisine bu tür alışveriş sitelerini rakip görmemesinin sebebi ise bu sitelerin 'herşeyi' birarada satıyor olmaları ve niş saat pazarına yoğunlaşmaları için bir sebepleri bulunmamasıdır. Bu noktada belirtmek gerekir ki, Kudret Çurey’in başarısı, sadece mükemmel bir fikrinin olmasından değil, aynı zamanda çok fazla araştırıp öğrenmesinden de kaynaklanıyor. Bunu gerek en başta yaptığı pazar araştırmasından, gerekse işe girdikten sonra yaptığı internet sitesi incelemelerinden anlayabiliriz.


Alışverişte kilit konu: güven

İnternet üzerinden alışveriş yapanların en büyük sorununun güven olduğunu fark eden Çurey, bu konuyu aşmak için kendi kurmak istediği internet sitesinde neler yapılabilir diye uzunca bir müddet düşünerek çözümün bir telefon numarası ve “Bizi arayın” sloganıyla hallolabileceğini düşündü. Ve hiç de yanılmadı. Hem bu telefon numarasıyla internet üzerinde dokunamadığınız birilerine erişmenin verdiği güvenle, hem de sitenin ilk halindeki saat portalı şeklindeki bilgilendirmeyle, sitenin üyeleri gün geçtikçe arttı. Çurey biliyordu ki, olmayan bir sektöre girdiğinizde en önemli adım, müşteriyi bilinçlendirmek ve bilgi eksikliğini doldurmaktı. Yine bu adımda da araştırma güdüsünü elden bırakmayan Çurey, üyelerinin profil bilgilerini detaylı olarak inceleyerek tam olarak ne yapması gerektiğine karar verdi. Görselleri çok bol olan bir siteyle, müşterilerin ilgisini çekmeye devam etti.
Başarının Sırrı: "Tek olmak"

Bu işe ilk başladığında, alisverissaati.com’un karşılaştığı en büyük zorluk, stok tutmaya zorlanmaları olmuştur. Saati bir usta-çırak mesleği olarak gören saatçileri, onlardan belli miktarlarda ürün almadan inernetten satış yapmaya inandırmak, müşteriyi de kola takarak saat alma alışkanlığından vazgeçirmek çok zordu. Bu yüzden kendi sitesinin tercih edilmesi için gerekli unsurları ‘binlerce model’, ‘zaman karı’ ve ‘çok taksit, ucuz fiyat’ agresif pazarlama yöntemleri olarak belirledi.
Alisverissaati.com sitesini 2004 yılında Mynet ile aktif olarak hayata geçiren Kudret Çurey, 3 senede 4.5 milyon USD ciroya erişti. Capital Dergisinde yaptığı bir röportajda günde bir saat satma hedefiyle yola çıktığını belirten Çurey, 2007 yılının son gününde 300 saat satmış! 150,000 üyesi bulunan sitenin günlük ortalama ziyaretçi sayısı 16,000 ve ortalama satış 130 saat civarı. Kudret Çurey, evinde başlattığı bu fikri bir internet şirketine dönüştürürken, bir teknoloji, bir hukuk ve bir finans danışmanıyla beraber çalışmış. Bunun gerekliliğini de aslında başına gelen birkaç talihsiz olay sonucu anlamış: teknolojik olarak yetersiz olan sitelerinin verdikleri bir reklam sonucu çökmesi ve taksit sözleşmesinde belirtmeyi atladıkları bir maddeden dolayı aldıkları ceza. Alanında uzmanlarla çalışmak gerektiğinin üstüne basan Çurey, “Sizin fikrinizin “tek” olması önemli, o siteyi kuracak teknolojiyi ya da hukuk kurallarını bilmeniz değil” diyerek fikrini belirtti. Başarılarıyla yükselen şirket, Casio gibi dev bir saat markasına 'yeni imaj yaratmak' gibi bir misyonu da yüklenmiş bulunuyor ve bunu başarmak için de Casio Point adı altında özel tasarımlı bayiler oluşturuyor. Siteye girdiğinizde sizi yaklaşık 50 farklı saat markası, en çok satanlar, saat vitrini, indirimdekiler ve ön sipariş adlı bölümler karşılıyor. İster bayan/bay saatleri bölümünden, isterseniz de marka bölümünden arama yapabilirsiniz. Detaylı aramak yapmak isteyenler ise, saatin özelliklerinden fiyat aralığına kadar belirleyebildikleri özelliklerle daha net bir arama yapabilirler. Ürün siparişi vermeden önce ürünün stokta mı ön siparişte mi olduğuna ve kredi kartı, havale, telefon ile, hediye puan ile gibi ödeme seçeneklerine dikkat edilmeli. Bankacılık işlemleri için anlaşılan 10 bankada özel taksit avantajlarını kullanabilir, UPS, Yurtiçi Kargo, Aras Kargo veya MNG kargodan birini seçebilirsiniz. Alışveriş yapmak için üye olmak zorunda değilsiniz, fakat üyelere özel indirimler, yeni ürün duyuruları, hediyeler ve tek tıkla alışveriş yapmanızı sağlayan sizi tanıma özellikleri gibi avantajlar sunar.



.com Mağazası: Alışverişlerinizi www.alisverissaati.com fırsatlarıyla görerek, dokunarak, inceleyerek yapın

Şirketler, internet ortamını kullanırken iki türlü büyüme gerçekleştirebilirler: ya fiziksel mağazacılıktan internet dünyasına doğru bir büyüme, ya da, alisverissaati.com’un da yaptığı gibi internet dünyasında var olup gerçek dünyaya doğru bir büyüme. İnternet sitesindeki fiyat avantajlarını mağazacılığın genel giderlerini de karşılayacak seviyede korumak zorunda olan şirket, özel interaktif konseptleriyle, bir internet mağazasının içinde olduğunuzu düşündüğünüz mağazalarıyla, internet alışverişlerine olan güvensizlik duygusuna da önlem olabileceğini düşünüyor. Bu büyüme adımını 2007’de Kadıköy, Bağlarbaşı ve Sirkeci’de açtığı alisverissaati.com mağazalarıyla gerçekleştiren şirket, 2008’de de fiziksel büyümesini sürdürmeyi planlıyor.

Gelecek amaçları sadece mağazacılıkla sınırlı değil. Bu sektörde kendisine en büyük rakip olarak google’ı belirten Çurey’in en nihai amacı, sitesinin girişinde de belirttiği gibi saat=alisverissaati.com fikrini insanlara yerleştirmek. Yani insanlar saat arayacaklarında google’a saat değil, alisverissaati.com yazmalılar onun düşüncesinde. Sitesinde başka hiçbir ürün satmayarak “tek” olma avantajını sürekli kılmayı hedefleyen şirket, önümüzdeki yıllarda saatlerin standart kodlu olma avantajlarını da kullanarak yurtdışına açılmayı hedefliyor.
Kudret Çurey’e, internet dünyasında hala gerçekleştirilebilecek hayaller olduğunu hatırlattığı için teşekkür ederiz.